23 Kasım 2014 Pazar

Sonbaharın Romantikleri




Sonbahar; sıcak havaların, yerini serin rüzgarlara bıraktığı oldukça romantik bir mevsim. Bu aylarda sahile gidip deniz kokulu rüzgarla başa çıkmak çok zevkli olur ama üşümemek için de temkinli giyinmek lazım. Her zaman söylerim ister ilkbahar ister sonbahar; bu geçiş mevsimlerinde kurtarıcı kıyafetlere yatırım yapmalısınız.

2014/15 Sonbahar/Kış sezonu yumuşak çizgiler taşıyor. Geçiş dönemlerinde kullandığımız modası geçmeyen dış giyim seçeneklerimiz arasındaki şallar, pançolar, trenchler, pelerin ve hırkalarda soft detaylar dikkat çekiyor. Sezonun sıcak seçenekleri arasında yer alan zamansız parçaları değerlendirelim.

Klasikten vazgeçemeyenlerdenseniz trench coatlar tam size göre. İster iş/okul günlerinde klasik tarzınızı koruyarak, isterseniz bir jean ve spor ayakkabı ile kombinleyebilirsiniz. Hemen hemen her markanın reyonlarında bulabileceğiniz gibi Zara ya da Burberry’de mutlaka beğeneceğiniz bir model ile karşılaşırsınız.

80’li yılların etnik desenleri bu kış pançolarla birlikte geri geldi. Desenli ya da tek renk alternatifleri olan pançolar sezona renk katacak parçalar arasında. Genç Girişimci Şüheda Aydın’ın Şüşütown marka pançolarını incelemenizi tavsiye ederim.

Kaşmir, yün, kürk, ipek… Her defasında karşımıza farklı şekilde çıkan şallar sonbaharda daha çok spor modellerde kullanılıyor. İster kıyafetinizin üzerine isterseniz trench coat ya da kabanınızın üzerine alabileceğiniz şallar sezonun kurtarıcıları arasında.

Geçtiğimiz yıl oldukça trend olan pelerinler, bu sezon da revaçta. Rahatlığı kadar renk alternatifleri ile de bizi cezbeden bu parçalar sonbaharda gardıropların vazgeçilmezi arasına girecek. Silk and Kaşmir’e bakmadan şal ya da pelerin almayın derim.

Sezonun en romantik parçaları arasında yerini alan hırkalar bu sonbaharda dolabımızın en başında yer alacak. Boy friend jeanlerin üzerine bol ve salaş hırkaları tercih edebileceğiniz gibi feminen moda akımı ile birlikte trend olan daha kısa ve dar parçaları da eteklerinizle ya da elbiselerinizle kombinleyip romantik akıma ayak uydurabilirsiniz.

Merve MÜCAVİROĞLU AYAN



10 Mart 2014 Pazartesi

Tesetturgiyim.com'a Verdiğim Röportaj

Merve Uzun: Merhaba Merve Hanım öncelikle bize kendinizden bahseder misiniz?
Merve Mücaviroğlu Ayan: Lise eğitimimi Safiye Sultan Koleji’nde tamamladım. Kültür Üniversitesi Halkla İlişkiler-Reklamcılık bölümü ve Anadolu Üniversitesi İşletme bölümü mezunuyum. Bir tekstil firmasında çalışmamdan dolayı öncelikle işin mutfak kısmını da iyi bilmek gerektiği düşüncesiyle Moda Tasarımı eğitimi aldım, hobi olarak bu alanda da çalışmalar yapıyorum. Bazı dergilerde ve Akit Gazetesi Moda ekinde moda ve stil önerileri hakkında yazıyorum. Yaptığım çalışmalara yer verdiğim bir blog sayfam var. (www.mervemucavirogluayan.blogspot.com)
Merve Uzun: Ne zamandır Tekbir’de çalışıyorsunuz, firmadaki göreviniz hakkında bilgi verebilir misiniz?
Merve Mücaviroğlu Ayan: 2008 yılından itibaren Tekbir’de çalışıyorum; Kurumsal İletişim Koordinatörü olarak görev almaktayım. Firmanın PR çalışmaları ile ilgilenmekte ve kurumsal bültenimiz Tekbir Yaşam Dergisi’nin editörlüğünü yapmaktayım.
Merve Uzun: Tekbir hakkında genel bir bilgi verebilir misiniz?
Merve Mücaviroğlu Ayan: 1982 yılında kurulan, en köklü firmalar arasında başı çeken bir marka Tekbir. Toplamda 1552 personele istihdam sağlıyor.Genel merkezi Mahmutbey’de olan, yurtiçi ve yurtdışında toplam 105 satış noktası bulunan bir mağazalar zinciri.
Merve Uzun: Yeni Sezon çalışmaları nasıl gidiyor?
Merve Mücaviroğlu Ayan: 2014 İlkbahar/Yaz koleksiyonumuzun hazırlıkları aylar öncesinden bitti, bayilerimizin, mağaza yöneticilerimizin, bağlı olduğumuz derneklerin ve müşteri gruplarının beğenisine sunuldu; oldukça ilgi gördü. İlkbahar yaz koleksiyonlarımız Şubat ayının sonlarına doğru mağazalarda yerini alarak müşterilerimizle buluşuyor.
Merve Uzun: Tekbir Giyim, uzun yıllarca orta yaş ve üstü bayanlara hitap etti. Son zamanlarda gençleri kazanmak için de çalışmalar yapıyorsunuz, 2014 İlkbahar Yaz Koleksiyonunda gençler için neler düşündünüz?
Merve Mücaviroğlu Ayan: 33 yıllık bir marka olunca her nesilden müşteriniz oluyor. Şuanki genç kızların çoğu annelerinin alışveriş yaptığı bir marka olan Tekbir’i bilerek büyüyor.
Firmamız yaklaşık 5 yıldır tam anlamıyla gençlere yönelik çalışmalar yapmakta, oldukça da ilgi görmekte; müşteri kitlemizdeki genç grubun artması bize bu sonucu veriyor. Son iki yıldır koleksiyonumuzu “genç grup” olarak ayırmaktayız. Kabandan pardösüye, feraceden elbiseye, eşarptan çantaya, yelekten İspanyol paça pantolona, etek pantolondan pelerine kadar aklınıza gelebilecek her türlü ürün grubu ile genç-orta yaş ve üstü müşteri kitlemiz için modellerimiz mevcut. Gençleri zaten düşünüyorduk, bundan sonraki koleksiyonlarımızda da düşünmeye devam edeceğiz.
Merve Uzun:Artık Tesettür Giyim Butikleri çoğalıyor. Tekbir Giyim butiklerin çoğalmasına nasıl bakıyor? Genç girişimcilerin tasarımlarını nasıl buluyorsunuz?
Merve Mücaviroğlu Ayan: Butiklerin artması güzel, her zaman destekleyeceğimiz bir konu bu. Piyasanın büyümesi ve müşteri talebinin artması pazarın büyümesi bu sektörde çalışan her marka için sevindirici bir durum. Girişimcilerin cesur olması gerekiyor, iyi bir araştırma yapıp, doğru zamanda, doğru yerde ve doğru ürünle piyasaya girmeleri gerekiyor. Günümüzde farklı olan ve beğenilen kazanıyor.
Merve Uzun: Tekbir; sponsorluk çalışmaları ve sosyal sorumluluk projelerinde ne gibi çalışmalar yapıyor ?
Merve Mücaviroğlu Ayan: Sosyal sorumluluk çalışmaları olarak; Cansuyu Derneği ile ortak projeler gerçekleştiriyoruz bir elin verdiğini diğer elin görmemesi gerektiğine inanarak bunu reklam unsuru haline getirmek istemedik.
Yönetim kurulu üyeleri, ikinci kuşak yöneticiler ve üst düzey yöneticilerimizin üye olduğu dernekler var. Bu derneklerde etkin rol alıp ülkemiz adına faydalı olacak çalışmalara imza atılıyor. Müsiad, Askon, Koza İş ve Kadın, Bomonti Grup, İşged gibi derneklerle sürekli olarak irtibat halindeyiz. Gerek kurumsal gerek bireysel olarak aktif görevler alarak maksimum fayda sağlanmaya çalışılıyor.
Genelde kıyafet sponsorluğu anlamında çalışmalar yapıyoruz; Atv-Hayat Devam Ediyor, Star-Evlerden Biri, Atv-Huzur Sokağı, TRT 1-Osmanlı Tokadı, Kanal D-Merhamet, Atv-Kaçak dizilerinin yanı sıra STV, Kanal 7, Dost Tv, Hilal Tv, TV5’in programları, dizileri ya da filmlerinin birçoğunda kıyafetlerimiz kullanılmakta. Ayrıca bir yıldan fazla süredir Kanal 24’te yayın yapan 24 Dakika programının sunucusu Betül Bozdoğan hanımefendinin kıyafet sponsoruyuz.


3 Mart 2014 Pazartesi

2014 Oscar Ödül Töreni





OSCAR ÖDÜLLERİ SAHİPLERİNİ BULDU

Mart ayı ile birlikte sahiplerini bulan Oscar Ödülleri töreni renkli görüntülere ev sahipliği yaptı. Ünlü isimlerin şıklık yarışına girdiği törende birbirinden gösterişli tasarımlar vardı. Camila Alves, dekolte giyerek şık olunacağını düşünenlerin aksine sade ve ölçülü giyerek daha hoş bir görüntü verildiği kanıtlar nitelikteydi. Benim bu yılki favorim Camila Alves oldu, hem şıklığıyla hem de mütevaziliğiyle birçok kişinin de beğenisini topladığına eminim.

Lawrence’ın talihsizliği

Geçen yıl En İyi Kadın Oyuncu Oscar'ını almaya sahneye giderken düşen Jennifer Lawrence’a geçen yıl başından geçen kaza hatırlatıldı. Lawrence; bu sefer düşmeyeceği bir elbise seçtiğini söylese de kırmızı halıda hayranlarını selamlarken dengesini kaybetti. Yanındakilerin desteği ile doğruldu.

2014 Oscar Ödül Törenleri sahiplerini buldu.

Ödül Töreni ünlü komedyen Ellen Degeneres'in eğlenceli sunumuyla başladı.

* En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu Ödülü: Sınırsızlar Kulubü (Dallas Buyers Club)filmindeki performansıyla Jared Leto kazandı!.
*En İyi Kostüm Tasarımı: The Great Gatsby - Catherine Martin
*En İyi Saç ve Makyaj: Dallas Buyers Club - Adruita Lee ve Robin Mathews
*En İyi Kısa Animasyon: Mr. Hublot
*En İyi Animasyon: Karlar Ülkesi (Frozen)
*En İyi Görsel Efekt: Yerçekimi (Gravity)
*En İyi Kısa Film: Helium
*En İyi Kısa Belgesel: The Lady In Number 6, Music Saved My Life
*En İyi Belgesel: 20 Feet From Stardom
*En İyi Yabancı Film Ödülü: Muhteşem Güzellik (The Great Beauty)

Di Caprio yine hayal kırıklığı yaşadı

En İyi Erkek Oyuncu kategorisinde dördüncü kez aday gösterilen Leonardo DiCaprio, bu kez de ödülü alamadı. Ünlü oyuncu, ödülü; başrolünü üstlendiği “Para Avcısı” filmindeki rol arkadaşı Matthew McConaughey’e kaptırdı.

Gecenin uyumlu çifti

Giydiği kıyafetle gecenin adından söz ettiren Camila Alves, En İyi Erkek Oyuncu dalında ödül kazanan Matthew McConaughey ile gecenin en uyumlu çifti oldular.




3 Ocak 2014 Cuma

KIŞ DOSTU KAZAKLAR



KIŞ DOSTU KAZAKLAR

Kış sezonunun vazgeçilmez ve en ihtiyaç duyulan parçası kuşkusuz kabanlardır. Alternatifleri bol olan kaban çeşitleri arasında nasıl bir seçim yapmak gerekir diye düşünenlerdenseniz size cevabım öncelikle ihtiyacınızı belirlemeniz gerektiğini söylemek olacaktır.

İhtiyacınız olan günlük bir kaban mı, özel günler için kullanacağınız bir kaban mı, kullanım alanı geniş olan bir trençkot mu yoksa soğuk havalar için bir kaz tüyü bir kaban mı? İşinizi kolaylaştırmak için alternatifleri sıralamak en doğrusu olacak. Bakalım hangisin beğeneceksiniz?          
                                                                           
Sezonun öne çıkan parçalarından biri kısa ve uzun deri montlar kuşkusuz. Derinin en avantajlı yanı her tarza hitap etmesi ve sade tasarımlarıyla gündüz de gece de tercih edilebilir olması. Asi bir şıklık kattığını da unutmamak gerekir. Yakalardaki kürkler modeli vazgeçilmez kılan unsurların başında geliyor.

Her bayanın detaylarıyla göz alan bir kabana ihtiyacı vardır. Yakalarda aksesuarları olan ya da metal düğmelerin kullanıldığı bir model tercih edebilirsiniz.

Sezonun vazgeçilmezi trençkotlar yaz-kış ister babet, ister bot olsun, ister kazak ister gömlek olsun her türlü kıyafetle kombinlenebiliyor. Geniş bir kullanım alanı olan trençkotlar her zaman imdadınıza yetişebilir.

Dolabınızda siyah kabanınız varsa bu sezon siyah kaban almaktan vazgeçin. Tercihinizi karamel tonlarından yana kullanabilirsiniz. Karamel tonları bazen siyahtan daha kullanışlı bir renk olabiliyor.

Kaşe ve kürk birlikteliği sıcak bir kış için ideal bir seçim. Kaşe ile serin rüzgarların ardına gizlenirken kürklerle kendinizi kışa kaşı daha emniyetli hissedebilirsiniz. Kemerli modelleri tercih ederek daha feminen bir havaya bürünebilir ve kemeri bele gelen modellerle daha ince gözükebilirsiniz.


Kışın Bohem Tarzı:
Kazak Kombinleri

Koyu renklerin hakim olduğu 2014 kış sezonunda kazaklar yine revaçta. Etek üzerine kazak giydiğinizde kendinizi rahat hissetmeyebilirsiniz ancak bu bohem tarz oldukça trend. Yeni kıyafetler almadan da rahatlıkla yeni bir tarz oluşturabilir, günlük giyim tarzınızdan ödün vermeden de şık görünebilirsiniz.

Genelde deri kalem etek ya da pilili eteklerle kazağı yakıştırırız, soğuk kış aylarında bizi ısıttığı için de kullanışlı buluruz. Artık kazakları sadece deri eteklerle değil şifon eteklerle bile kullanabilirsiniz. Gardırobunuzu daha kullanışlı hale getirmek için yazlık şifon eteklerinizi tekrar gün yüzüne çıkarmanızı ve yeni bir alışveriş yapmadan önce elinizdekilere göz atmanızı tavsiye ederim. Gardırobunuzdaki etekler genelde bol kesimse salaş kazaklar giymemenizde fayda var. Dar etekleri salaş kazaklarla kombinleyebilirsiniz.

Oversize olarak adlandırılan size birkaç beden büyük gibi duran kazakları da kalem etek gibi dar etek modelleriyle kullanabilir, daha hoş bir görüntü oluşması için de ince bir deri kemer ve uzun bir kolye ile tamamlayabilirsiniz. Eteklerle olduğu kadar pantolonla da kullanılabilen oversize kazaklar kış aylarının vazgeçilmez bir kurtarıcısı.

9 Ekim 2013 Çarşamba

Yeni Akit Moda'daki İlk Haberim :)



Sıcak yaz günleri geride kalıyor, çantalarımızdaki yelpazeleri, cildimiz için kullandığımız güneş kremlerini, güneş gözlüklerimizi, hasır plaj çantalarımızı, sandaletlerimizi, terliklerimizi bir sonraki yaz kullanmak üzere dolaplarımızın ücra köşelerine yerleştirmeye başladık sanırım. Ne de olsa sonbahar kapıda.

Sonbahar, kahveye çalan turuncu yapraklarla, tüyleri ürperten ama üşütmeyen rüzgarlarıyla hatta yağmurlarıyla geliyor. Geçiş dönemlerinde tedbirli giyinmek gerektiği için ne giyeceğimiz de ayrı bir sorun oluyor. Sizin başınıza geldi mi bilmem ama güneş gözlüğümle çıktığım bazı günlerde  “keşke şemsiyemi alsaymışım” dediğim çok oldu.

Bu gibi hatalara düşmemek için bazı ayrıntıları düşünmekte fayda var. Yazdan kalma gibi görünen günlerde giymiş olduğunuz ipek ya da şifon bluzun üzerine bir hırka almanız, havanın serinlemesi durumunda sizi üşümekten kurtaracaktır. Hırkayı giydiğinizde bunalıp çıkartmak da isteyebilirsiniz, o zaman daha cool bir görünüm için omzunuza da alabilirsiniz, yanınızda bulunması bile bir avantaj emin olun.

Şemsiye taşımayı pek sevmem özellikle de boş yere taşımayı… Yağmur yağacağını hissettiğimde hemen hava durumuna bakıp o gün meteorolojinin tahminlerini değerlendirerek evden çıkarım. Önceden de bahsettiğim gibi “keşke şemsiyemi almış olsaydım” demelerim hep meteorolojinin hata payından kaynaklanıyor. Bu baharda en küçük boy şemsiyelerden alıp mütemadiyen çantamda bulundurmayı düşünmüyor değilim.

Tavsiyeler bitti, biraz da ünlü markaların 2013-14 Sonbahar/Kış koleksiyonlarını mercek altına alalım. Bakalım bu sezonda neler ön planda.

Emilio Pucci koleksiyonu bizleri, retro ve sert havasıyla 60'ların sonlarına ve 70'lerin başlarına yolculuğa çıkartıyor. Etekler, payet kumaşlar, leopar kemerler kullanılan koleksiyonda püsküllü ceketler, pelerinler ve kürklü paltolar, dantel, tül ve işlemeler ön planda. Pucci, mankenlere dizlere kadar uzanan çizmeler giydirmeyi tercih etmiş. Bu da demek oluyor ki ayakkabı modası da çizmelerin etkisi altında.




Emporio Armani, 1920'lerin etkisini taşıyan şapkalarda retro etkiyi kullanmış. Mor, fıstık yeşili, açık pembe ve grinin uyumunu yakalamış. Net çizgiler ve soft silüetleri olan koleksiyonda uzun paltoları, pantolon üstü tunikleri, işlemeli ve çizgili takımları, retro efektli elbiseleri bolca görebilirsiniz.



Dolce&Gabbana 2013-14 Sonbahar Kış sezonu için oldukça zengin bir koleksiyon hazırlamış. Mozaik desenli altın varaklı işlemeli kıyafetler sezonun vazgeçilmezleri. Mankenler kraliyet sarayının duvarlarını andırırken, başlarındaki kraliçe taçları ve görkemli takıları da göz dolduruyor.




Tasarımcıların hangi renkleri kullandıklarını özetlersek; Prada, Oscar de la Renta; zümrüt yeşili ağırlıklı bir koleksiyon ortaya çıkartırken Gucci, Givenchy, Haider Ackermann, J. Mendel, Phillip Lim zeytin yeşilini, Missoni ve Rodarte de ıhlamur yeşili tercih etmiş olan modacılar.

Adını renk literatürüne yazdırmış olan Yunan adası Mykonos, parlak bir mavi tonuna isim vermiştir. Mykonos mavisini Chanel, Kelly Wearstler, Balenciaga, Michael Kors, Calvin Klein, Stella McCartney koleksiyonlarında görebilirsiniz.

Burberry Prorsum, Valentino, Dolce & Gabbana, Nina Ricci, Anna Sui ve Rachel Roi kırmızı renginiz kullanırken, Tom Ford, Michael Kors, Gucci ve Topshop Unique turuncuya ağırlık vermekte.

Christian Dior, Max Mara ve Alexis Mabille gri tonlarını ve antrasiti kullanmayı tercih ederken, Nanette Lepore, Band of Outsiders, Alberta Ferretti, Balmain, Stella McCartney, Guy Laroche mor tonlarını koleksiyonlarında barındıran modacılar. Bir tavsiye; bu sezonun vazgeçilmez renkleri arasında bulunan mor; beyaz, siyah ve lacivertle çok yakışıyor, biraz uçuk olmak isterseniz turuncu ya da fuşya ile de kombinleyebilirsiniz.


Gucci, Balmain, Tadashi Shoji, Marchesa, Diane Von Furstenberg ve Stella McCartney fuşya rengini kullanmış olan modacılar. Fuşyayı, gri, turuncu ve mor ile kullanabileceğiniz gibi beyaz, siyah ve Mykonos mavisi ile de kullanabilirsiniz.




3 Ekim 2013 Perşembe

Emine Şenlikoğlu ile Röportajı

Tekbir Yaşam Dergisi için Emine Şenlikoğlu ile yapılan röportajı sizlerle paylaşmak istedim. Emekle yoğrulmuş bir hayatı inleyelim;



·        Öncelikle sizi sizden dinleyebilmek bizim için çok kıymetli. Bize biraz kendinizden bahsedebilir misiniz?
ü     Sizler gibi böyle işleri üstlenmiş kişilere yardımcı olmak görevimiz. Kendimi anlatmaktan gerçekten yoruldum, bunu yeterince yaptığıma inanıyorum artık.

·        Yazdığınız kitaplar sizin en önemli temsilcileriniz, en azından toplum , okuyucu kitleniz sizi öncelikli olarak bu kitaplar aracılığıyla tanıdı. Siz hedeflediğiniz yere geldiğinize inanıyor musunuz?
ü     Çok şükür rabbim lütfetti, hedeflediğimin üzerinde bir yere ulaştığıma inanıyorum.artık sadece gerçekleştiremediğim hayallerime ulaşmak için mücadele ediyorum, yapamadıklarıma doğru koşuyorum.ancak yapabildiklerim içim rabbime şükürler olsun.

·        Yazdığınız onca kitaptan yola çıkarsanız, Yazarların kitaplarının çocukları gibi olduğu fikrine katılıyor musunuz? Ve  en başarılı olduğunuza inandığınız kitabınızı sorsak, neler paylaşırsınız?
ü     Kitaplarınız çocuğunuz gibi olamaz. Ancak bazen çok farklı bir duyguya kapılmanıza vesile olurlar. Örneğin yasaklanan bir kitabımı bir yerde gördüğüm zaman, içimden bir parça kopuyor adeta. Çünkü uzun süren emekler, uğraşlar o sayfalara sığdırılmış ama bir bakıyorsunuz yasaklanmış. Bu çok sarsıcı bir durum. 88 tane kitabım var ve bunların içinden 10 tanesinin benim için ayrı yeri var tabi bu diğerlerini sevmediğim anlamına gelmez. Mevzu derin aşk ve normal aşk ayırımında.

·        Romanlarınızı gerçek hayattan mı alıyorsunuz, yoksa kurgu mu yapıyorsunuz? Konu buraya gelmişken, yakın zamanda okuyucularınızla buluşturmayı planladığınız yeni bir kitabınız var mı?
ü     Benim tüm romanlarım gerçek hayattan alıntıdır. Sadece bir kurgu romanım var, adı, “ada”.  2013 yılı sonuna kadar çıkarmayı planlıyorum. Bu kitap umduğumdan çok daha güzel oldu, hatta defalarca dönüp okudum. Bir de şunu fark ettim ki, hayali roman yazmak daha kolaymış, istediğiniz gibi şekillendirebiliyorsunuz. Daha dinlendirici geldi bana. Tabii kurgunun olması için de belli bir hayat birikiminin olması gerekiyor. Ayrıca bu kurgumun dışında “Sorma! Nasılsa Cevabı Yok” isimli yeni bir kitabımı daha okurlarımla buluşturmaya hazırlanıyorum. Ki, bu romanımın da oldukça ilginç bir konusu olduğunu belirtmek isterim.

·        Okuyucularınız Kitaplarınızın çok öğretici olduğunu ve onlardan çok etkilendiklerini  savunuyorlar. Peki  kitaplarınızı yazarken sizin için ilk sırada hangi kural ya da amaç geliyor?
ü     Benim için ilk kural hurafesiz olması, devamında yeni bilgi vermesi ve edebi açıdan güzel olmasıdır. Önceleri edebi güzelliğe çok önem vermesem de artık bu benim için önemli bir kural. Bunların dışında yazdıklarımın okuyucularım için geleceğe doğru kapılar açtırması da son derece hassas olduğum bir noktadır.

·        Vefalı bir okuyucu kitlesine sahip olduğunuzu biliyoruz. Sizce bu bağ nasıl oluştu?
ü     Bu soru çok tevafuk oldu. Bir gün Rasih yılmaz ile konuşuyoruz, kendisi, bu gidişle roman piyasasının çökeceğini çünkü herkesin sosyal medyaya dalıp kitap okumayı bıraktığını söylerken, arkasından bana, “ama sizin çok belli bir hedef kitleniz var ve ne olursa olsun onlar sizi bırakmayacaktır” dedi. Gerçekten benim çok vefalı bir okuyucu kitlem var. Twitter, facebook değil, daha niceleri de gelse benim okuyucumu etkilemez. 40.000 civarındaki okuyucularım sadece adımı gördüklerinde kitabımı alabilecek kadar vefalı. Onlarla aramızda çok sağlam bir bağ var.

·        Çağın en hızlı ilerleyen iletişim kanalı olan sosyal medya hakkında neler söylemek istersiniz?  Siz de bu alanın etkin kullanıcısı mısınız? Sizce bu alanın doğru kullanımı nasıl olmalı, nelere dikkat edilmelidir?
ü     Evet ben de sosyal medyanın etkin kullanıcısıyım. Bir ayeti kerimede Allah der ki; geçmiş kavimlere (s.a.v. öncesi) verdiğimi size vermedim, size verdiklerimi de onlara vermedim. İnternet dediğimiz büyük bluş da Allahın bize bahşettiği bir nimettir. Allah onun altyapısını hazırlamış ve çok çalışan bir kuluna onu bulmayı nasip etmiştir. İşte Aallahın bize bahşettiği bu nimetin aleyhinde konuşmanın anlamı yok. Ancak bunu da kötüye kullanan elbette ki vardır. Ama her şey kötüye kullanılabilir. Örneğin evimizde yiyecek keserken kullandığımız bıçağı, insan öldürmek için kullananlar var. Ama bu bizi bağlamaz. Biz interneti hayra kullanmaktan yanayız.

·        Günümüz Türkiye toplumuna dönüp baktığınızda zihninizde oluşan ilk algı nedir? Özellikle genç kuşak hakkında neler düşünüyorsunuz?
ü     Açıkçası gidişatı şöyle tanımlıyorum; muazzam yüksek bir binanın ön penceresinden baktığınızda, enfes bir manzara, pırıl pırıl bir gökyüzü görüyorsunuz. Ama aynı binanın arka penceresinden baktığınızda, kirlilik, kötü kokular ve olumsuz birçok şey görürsünüz. işte bana göre Türkiye’nin durumu böyle. Çok güzelliklerle çok çirkinlikler yarış halinde. Hangi taraf daha çok çalışırsa yarışı o kazanacak. Ayrıca müslümanlara baktığım zaman gerçekten çabalayan kısmı görsem de ciddi anlamda gevşeme olduğunu da düşünüyorum. Çalışanların çalışmayanlardan az olması dengenin bozulmasına neden olur. Bu nedenle bunun bilincinde olmak ve sorgulamak lazım.

·        Genç kuşaktan bahsetmişken, yazar olmaya hazırlanan yeni nesil için tavsiyeleriniz  var mıdır?
ü     Benim yazarlığa başladığım dönemde farklı mecralarda yazan yaklaşık 50 yazar vardı. Ancak bugün sadece birkaçımız ayakta kalabildik. Yazarlığa başlamak değil iradeli olarak neticelendirmektir önemli olan. Kimseyi okumayıp, kendinin en iyisi olduğunu düşünen yazarlar bunun hata olduğu bilincine varmalıdırlar. Allah ayeti kerimede der ki; “elden üstün eller var”.işte bu bilinçle, özellikle biz Müslümanlar olarak, kibirden uzak durmalıyız. Bir de şu var ki, ben şimdiye kadar hiç ödül alamasam da benim kulvarımdan bir arkadaşımın ödül alması benim büyük sevinç yaşamama yeter. Çünkü benim davamın insanı da ben demektir.
Son olarak yeni yazar adaylarına tavsiyem, yazarların hayatlarını okuyup nasıl zorluklardan geçtiklerini öğrenip, kurallarını oluşturarak bu işin içinde yer almalarıdır.

·        Eşler arası iletişim ile ilgili çalışmalar yaptığınız biliniyor. Böylesine hassas bir konu ile ilgili düşüncelerinizi ve tavsiyelerinizi okuyucularımızla paylaşır mısınız?
ü     Bu konu benim üniversite bitirme tezimdi. Bir hocamızın da teşvikiyle, üzerinde biraz daha çalışarak kitap haline getirdim. Bu alanda yıllardan beri çalışmalar yapıyorum. Yakın zamanda bu konuyla ilgili bir projeyi uygulamaya koyarak, tecrübelerimi aktarabileceğim.



·        Son olarak bu konuda doğru  tavsiye ve görüş alınabilecek önemli bir kişi olarak baş örtüsü ve tesettür giyim hakkındaki  düşüncelerinizi Tekbir Yaşam okuyucularıyla paylaşırsanız çok seviniriz.
Bir kadın kapalı olabilir, ancak tesettürlü olmayabilir. Bu konu, aslında kadınların  vücut hatlarını belli eden, dar kıyafetler giydiklerinde neyi kaybettiklerinin bilincine varmalarıyla daha iyi anlaşılacaktır. Tabi ki bu tesettür olmuyor. Ancak baş örtüsü takmanın bir ayrıcalığı da olacaktır. Ancak Allah emrindeki sevabı tam anlamıyla kazanmak en güzel ve doğru olanıdır. Tavsiyem, tesettüre sadık kalsınlar, kalalım hep birlikte. Ayrıca belirtmek isterim, Allah’a şükürler olsun ki, her şeye rağmen kapalıların %60’a yakını gerçekten kapalıdırlar, ki bu benim tahminim. Okuyucularınıza selamlar…                                                                                          

21 Ağustos 2013 Çarşamba

Yaşam Dergisi

Yaşam Dergisinin 10. sayısını sizlerle paylaşmayı unutmuşum. Neredeyse 11. sayımız çıkacak :) Geç de olsa paylaşmak istedim. 10. sayı Tık tık tık...



Bu arada fark ettim ki 9.sayıyı da paylaşmamışım 9. sayı Tık tık tık...